Elveda hayallerim...

Her şey farklı olsun isterim ama hayat hep dalgasını geçer bu tür hesaplarla. 
Ruhum çok sevişmiş ama hiç okşanmamış bir kadın bedeni gibi... 
Çocukluğun gerçek mutluluğu olan ana şefkatini tatmamış biri gibiyim.
Ne güzel bir şeydir bir insanın, insanlardan önce kendine verdiği öğütler ve hatırlatmalar. 
Uygulaması asla olmayan bir şeydir. 
Bir gün bu oyunu senin kazanabileceğini hep kendime söylemiştim aslında.
Belki bu hayat oyununu oynamasını bilemedim ama hayallerimi yine de esir etmeyeceğim sana. 

Senin anlamadığın tek şey: İnsan bir yürek, bir gönül için kendini feda etmesini de bilmeli. 
Ben bunu yaptım ama kaybettim. 
Sen kazandın belki ama ben haklıydım. 
Hayat benim hayal ettiğim gibi daha güzel.
Her insanı hayata bağlayacak bir şeyler olmalı. 

Şimdi zafer kazanmış komutanlar gibi karşımda durup, beni hayata bağlayan en son şeyi, hayallerimi elimden almaya kalkıyorsun.
Bu edep dışı zaferini vicdanımda belki yargılamayacağım ama hep hatırlayacağım.
Hayallerim olmadan bu dünyadan zevk alacağımı sanmıyorum. 

Midesinin açlığını kuru mısır ekmeğiyle bastıran bir çocuk misali, ruhumun açlığını bastıran hayallerim olmadan nasıl yaşarım.
Düşlediğim her şeyi yok eden bir dünyada sana, sen kazandın demekten başka bir şansım yok.
Yaramaz bir çocuk hayalsizliğin şarkısını söylüyor artık sokağımda. 

Ve sen bana şimdi diyorsun ki, sırf hayatı yalancı çıkarmak için anlattım sana bütün gerçekleri.
Aslında gerçek diye adlandırdığın her şey senin hayalsizliğindi. 

Hep yanlış bir öfkeyle seviştin. 
Direnişinin tırnaklarını hala ruhumda hissediyorum.
Belki de bir cinnet şarttı, bir kurban olmalıydı. 

Sen cinnet geçirdin, kurbanın ben oldum.
Elveda hayallerim… 



Oğuz Ağca / 14 Ağustos 2011

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya'dan Mektup Var (3)

Türk Lolita'nın kayıp hikayesi (2)

Sen beni unutamazsın