Franz Kafka’nın güzel bir romanı var, ‘Dönüşüm ya da Değişim’ adında. Kafka bu romanında, 20.yüzyılın sanayi sonrası Batı toplumunun açmazını ve bireyin içine düştüğü yabancılaşmayı anlatıyor. Romanın kahramanı Gregor Samsa’dır. İyi niyetli ve çalışkan biridir Gregor Samsa. Ancak dünya öyle bir hızla dönmektedir ki, yetişmesi mümkün olmaz. Dört kişilik ailenin tek çalışanıdır. Kız kardeşi eğitim için, annesi mutfak için, babası da harçlık için sıkıştırır Gregor’u. Sıradan bir pazarlamacıdır Gregor. Öyle doğaüstü güçleri filan da yoktur. Üzerine ailenin büyük yükü binmiştir. Gün gelir, her fani de olduğu gibi bu yükün altından kalkamaz ve ezilir Gregor. Bir sabah kalktığında dünyaya bir böcek olarak açar gözlerini. Hayatının bu ikinci evresinde daha acımasız bir dünya ile karşılaşır Gregor. Daha acımasız, daha vicdansız, daha merhametsiz, böceklere yaşama hakkı tanınmayan bir dünyadır. Anormalleşen Gregor mudur, yoksa ötekileri midir? Bu roman beni neden bu kadar etkiledi acaba? Var