Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ne güzel adamlardık biz!

Ne güzel adamlardık biz! Hatırlasana... Bir dal cigarayı beş kişi paylaştığımız olmuştu. Canı sağolsun Nebi'nin hiç sigarası olmazdı, hep bizden otlanırdı. Bahanesi de hazırdı. Babama verilmiş sözüm var oğlum derdi. Sanki bizler babamızın rızasıyla sigara içiyorduk. Ama delikanlı çocuktu. O Maraşçasıyla Türkçe'mizi katletse de, yine de pusulamızdı o bizim. Belkide kötü alışkanlıklarımızın olmayışını ona borçluyuz. İyi çocuklardık biz! Birimizin bacısı, hepimizin bacısıydı. Kimse kimsenin bacısına kötü gözle bakmazdı. Aynı kıza göz koymazdık da... Sevdiğimiz kıza yazdığımız şiirleri birbirimize okurduk. Kızın kapısında nöbet tutulacaksa her beraber tutardık, kar demeden kış demeden. Mutlu vardı; naif sevecen kız gibi çocuktu. Sümer Özgü diye bir sanatçının varlığından onun sayesinde haberdar olmuştum. Burdur'u anlata anlata bitiremezdi. Hiçbir falsosunu görmedik. Belki de sigarayı bile bize ayak uydurmak için içiyordu. Esaslı dostlardık biz! Elimize par

2024 Senesine Mektup Yazdım Kendime

Resim
Sevgili Oğuz, 10 sene sonra nerede ve ne şekilde olacaksın bilmiyorum ama sana bol şans diliyorum arkadaşım. Ve de mutluluklar... Tecrübeden konuşuyorum; Hani Aşık Sümmani demiş ya, insanoğlu gamdan hali değildir diye, sıkıntılar bitmeyecek elbet. Her yaşın hüznünü de sevincini de yaşayıp göreceksin, Allah ömür verirse elbet. İpin ucunu bir yerden hep kaçıracaksın, bir şeylerin hep eksik kalacak. Bu genç haliyle bana nasihat veriyor deme, ömrün boyunca benim izlerimi taşıyacaksın. Yarım kalmış hayallerimi, pişmanlıklarımı, keşkelerimi, dalından kopardığım gonca güllerini... Hatalarımın ceremesini de sen çekeceksin. Bütün yaşadıklarım ağırlığı senin bir geçmişin olarak omuzlarına binecek. Sitem etme bana! İyi şeyler de bıraktım mazine. Yalnız kaldığında tebessümle anımsayacağın şeyler... İlk sevmelerim, ilk öpmelerim, ilk çocuğumu kucağıma aldığım an, ilk kazandığım para, deli dolu geçen gençliğim... Kimseye bunun ispatını yapamam belki ama bir de kocaman merhamet dolu

Günahkar bir eylem

Resim
Günahkar Bir Eylem Sanırım 2009 yılında yazdığım bir yazı idi. Kendime ait bir dünyam var herkesten sakladığım.

hayat zor ama...

Hayat zor ama yaşamaya değer... Bir bebek doğar Bir tomurcuk açar Bir ışık süzülür karanlığın içinden Bir kapı açılır kalın duvar arasından Bir çığlık kopar sessizliğin derinliğinden Sonra... Bir insan ölür Bir yaprak düşer Bir karanlık çöker Bir kapı kapanır yüzüne Bir sessizlik çöker kalabalık yığınlara Oğuz Ağca / 15.11.2014

Evlat candır

Resim
Aliye dizinin zihinlere kazınan sahnelerinden biri. Hangi yürek dayanır ciğer paresinin kablolara sarılı yatmasına? Ne ağlamıştım ama ilk izlediğimde koca yaşımla. Evlat hazinedir. Evlat bel büküklüğüdür. Evlat candır.

Adına şiirler yazılmış tüm kadın ve adamlara...

Resim
Bu şarkı; kaybettiği insanın sesini telefon görüşmelerinden aklında tutanlara, yüzünü elinde kalan bir kaç fotoğraftan unutmamaya çalışanlara, her adını duyduğunda hala içi titreyenlere, üzgün değil, sadece kırgın olanlara, aynı gökyüzü altında ayrı sabahlara uyanmanın burukluğuyla yaşayanlara, unutmak için uyuyanlara değilde, acısından uyumayı unutanlara.. Aynada gördüğü yüzü artık tanımakta güçlük çekenlere, kaybettiği benliğini özleyenlere, mutluluğa gitmek için yürüdüğü y ollarda kaybolup geri dönemeyenlere, keşkeleri hayatından atamayan, belkilerle yaşayanlara, içinde sönmek üzere son bir umudu olanlara, birini uzaktan sevmenin bedelini ağır ödeyenlere.. Sevgisine sahip çıkamamışlığın burukluğunu taşıyanlara, Adına şiirler yazılmış tüm kadın ve adamlara, vazgeçenlere, bir daha kimseyi sevemeyecek gibi hissedenlere, karanlıktan korkanlara ama kaçmayanlara, gündüz hiçbir şey olmamış gibi yaşayıp geceleri şiirlere, şarkılara sığınanlara, hayatında bir şeyler hep eksik, hep yarım ol

Deniz mavisi koyuluğu

Ey talib, ümidin varsa sen de varsın Yaş elli olur, altmış olur Eğer ümidin yoksa Ne yaşam vardır, ne ölüm Deniz mavisi koyuluğunda yalnızsındır Oğuz Ağca / 26 Mart 2012

Yüzlerce yüz

Resim
Hatırlasana ey talib, yüzlerce yüz, binlerce söz arasında aynı yola talip olmadık mı? Oğuz Ağca / 26 Mart 2012

ayrılırsak ölürüz biz

Sırf seninle yaşamaya dair umudumu canlandırmak istediği için Allah'a şükürler olsun! Biliyorum ki, ayrılırsak ölürüz biz Oğuz Ağca / 27 Mart 2012 

sağ-sol çatışmaları

şimdi`den korkan ben, sol yanımla geleceğe, sağ yanımla geçmişe sığındım. içimdeki sağ-sol çatışmaları bundandır Oğuz Ağca / 26 Mart 2012

Gülmek için ağlamak

Ölmedikçe doğmak yasak bu dünyada Almak için vermek gibi Gülmek için ağlamak gibi Acı çekmeden mutlu olmak gibi Artı ile eksi gibi Oğuz Ağca / 24 Mart 2012

isyana davet

Acınası çocukluğun, zavallı gençliğin ve ufuklarda mutluluk ışıltısı görünmeyen bir hayat… Bunların hepsi isyana davet sanki. Asıl mücadelem şimdi başlıyor aslında. İsyancı ruhumu şeytana kaptırmamam gerekiyor Oğuz Ağca / 23 Mart 2012

kapkaranlık bir odada

Senden ve her şeyden uzak... Yalnız bir evde, kapkaranlık bir odada... Sırf seni unutmak için, yumrukladım koca ellerimle göğsümü gecelerce Ama acımı bir türlü dindiremedim 22 Mart 2012

Bu kadar bencil olma

Acı çeke çeke değil, zevkle ve kendinden geçmiş bir halde yanıyorum senin gönlünde Sen ise seni alkışlamayan herkes yok olsun istiyorsun Bu kadar bencil olma ey sevgili  Oğuz Ağca / 21 Mart 2012

Sana ihtiyacım var

Geçmişimi hatırlamak için sana ihtiyacım var Senin sesine Geçmişten sade bir âh... sadece bir inilti hatırlamam için... Sana ihtiyacım var Oğuz Ağca / 21 Mart 2012

zihnimi tırmalayan çığlıklar

Kalkıp bir abdest alsam gider mi zihnimin bulanıklığı? Kurtulur muyum bu zihnimi tırmalayan çığlıklardan? Oğuz Ağca / 21 Mart 2012

sensiz ölümler

Ben bu emaneti hakkıyla taşımadığım için özür dilerim. Ki ant içmiştim uğrunda ölmeye ama yapamadım. O hüznü içimde taşıyacağım ben sensiz ölmelerimde Oğuz Ağca / 21 Mart 2012

Kötülük

Varsın kötülük kol gezsin bu dünyada, hiç beklemediğin öyle bir yerden gürül gürül bir bahar eser ki... Oğuz Ağca / 21 Mart 2012

Saklambaç

Çık, gördüm seni..çık! Tanıyorum artık seni! Her yer kapkaranlık olsa da, ay ışığı vurmuş o çocuksu yüzünü biliyorum. İyi biliyorum ben o yüzü. Bu sefer aldanmayacağım. Aldatamayacaksın beni. Oğuz Ağca / 25 Nisan 2009

kendini bilmek ne zormuş

Sahip olduğumu terk edip, sahip olamadığıma sıkı sıkı tutunuyorum Bu yaşam yolunda kendini bilmek ne zormuş Herkes kendisinden esirgenen şeyler hakkında saplantılıdır Benim saplantım sahibin olamayışıma  Oğuz Ağca / 19 Temmuz 2010

Kaderim ellerinde

Yelkenli bir gemi gibiyim Estir rüzgarını bakalım  Beni nereye sürükleyecek Kaderim senin elinde  Oğuz Ağca / 20 Mart 2009

Günahlarımı bana bırak

Yapamıyorsan, günahlarımı üzerinden at bir çırpıda Ve bir an evvel git Git ve gelme! Benim tüm günahlarım şeriata uygun Günahlarımı bana bırak  Oğuz Ağca  /  27 Şubat 2011

yüzündeki leke

yeter artık! ya beni aLdatmayı gönlünden çıkar, ya da beni... yalanların yüzünde leke yapıyor, haberin yok!   Oğuz Ağca / 24 Eylül 2009

İnsan insanın neyidir

Merak etmişimdir hep! İnsan insanın neyidir? Sen benim neyimsin? Sen kimsin, nesin? Sen benim en ağır ama en güzel yükümsün. Kalbimde, ruhumda, bedenimde taşıdığım en güzel yüküm.  Oğuz Ağca / 20 Mayıs 2009

Cinnet hali

Bir cinnet anı her şeyi halleder Ve ölüm ihtimal olmaktan çıkar, hakikat olur Sen ölürsen ben ölürüm Ben ölürsem aşkımız ölür  Oğuz Ağca / 24 Haziran 2011

Bir simitçiden bir farkın yok

Artık sokaktaki herkes gibisin Mesela simitçiden bir farkın yok Bana sokaktaki bir simitçiden daha uzaksın Yeterince yük etmişim seni gönlümde Ne iyi ettin de düştün gönlümden Manyakça bir iç huzura kavuştum Sebebini bende bilmiyorum Bir deli huzuru yaşıyorum işte!   Oğuz Ağca / 12 Nisan 2010

Hayat nelere kadir

Bugün her şey senin elinde Yarın elindekilere muhtaç olabilirsin Hiç bunu düşündün mü? Hayat nelere kadir, bir bilsen!   Oğuz Ağca / 20 Mart 2012

Hedefim sendin

Tek hedefim sendin. Seni kazandım, Seni kazandım kazanmasına da... Seni kazanırken bu sefer kendimi kaybettim sanırım. Şimdi kafamla gövdemi bitiştirmek için çırpınıyorum. Anlamaya, kavramaya, özümsemeye çalışıyorum. Oğuz Ağca / 20 Mart 2012

es deli rüzgar

Öyle rüzgarlar essin ki, öyle bereketli, öyle delice..! Alsın götürsün içimde sana dair besleyip de, daha henüz kağıda dökemediğim sözcükleri   Oğuz Ağca / 20 Mart 2011

Bir böceğe dönüştüğümüz anlar vardır

Resim
Franz Kafka’nın güzel bir romanı var,  ‘Dönüşüm ya da Değişim’  adında. Kafka bu romanında, 20.yüzyılın sanayi sonrası Batı toplumunun açmazını ve bireyin içine düştüğü yabancılaşmayı anlatıyor. Romanın kahramanı Gregor Samsa’dır. İyi niyetli ve çalışkan biridir Gregor Samsa. Ancak dünya öyle bir hızla dönmektedir ki, yetişmesi mümkün olmaz. Dört kişilik ailenin tek çalışanıdır. Kız kardeşi eğitim için, annesi mutfak için, babası da harçlık için sıkıştırır Gregor’u. Sıradan bir pazarlamacıdır Gregor. Öyle doğaüstü güçleri filan da yoktur. Üzerine ailenin büyük yükü binmiştir. Gün gelir, her fani de olduğu gibi bu yükün altından kalkamaz ve ezilir Gregor. Bir sabah kalktığında dünyaya bir böcek olarak açar gözlerini. Hayatının bu ikinci evresinde daha acımasız bir dünya ile karşılaşır Gregor. Daha acımasız, daha vicdansız, daha merhametsiz, böceklere yaşama hakkı tanınmayan bir dünyadır. Anormalleşen Gregor mudur, yoksa ötekileri midir? Bu roman beni neden bu kadar etkiledi acaba? Var

Sorana, Ayşe ip atlıyor diyoruz!

Resim
Senin bir havan var beni asıl saran o  Onunla daha bir değere biniyor soluk almak Sabahları acıktığı için haklı Gününü kazanıp kurtardı diye güzel Birçok çiçek adları gibi güzel En tanınmış kırmızılarla açan   Cemal Süreya `nın "üvercinka"yı her okuduğum da bu mısraya takılır kalırım. Bizim Ayşe gelir aklıma. Ayşe ki ne Ayşe!.. Ben böyle güzel bakan göz görmedim ömrümde. Bir hüzünlü bakışı var ki... Gülümsemesi var; tüm güzel gönüllerin sadakası olsun! Ayşe için bir mısra daha söylesek sanki her şey anlamını yitirecek.     Ayşe`yi eski  İran  dininde  aşk  ve doğurganlık tanrıçası olan Anahita`ya bezetirim ben. Ayşe`nin de birbirine karşıt iki şahsiyeti vardır. Bazen tertemiz bir bakire bazende azgın bir fahişe... Ama Ayşe`nin anaç yönü her daim ağır basmıştır. Ailesi için canını bile verir. Hele hele çocukları için yapamayacağı şey yoktur. Ayşe bir de, gününü kazanıp kurtardı diye bir başka güzeldir. Lokmasında kendi emeği vardı

Ankara'da sonbahar

Resim
Ankara sonbaharda daha güzelmiş Ağaçların yaprakları henüz dökülmemiş ama sararmış Gökyüzü adeta kararmış Hüzünlü bir sonbahar günü Ankara'da aşık olmak varmış Oğuz Ağca / 19 Ekim 2013

Musmutlu olmak

İnstagram’da takip ettiğim bir arkadaş paylaştığı fotoğrafın altına ‘musmutlu günler’ yazmış. Bu musmutlu ifade şekli nasıl içimi ısıttı anlatamam. Hemen altına yorum yaptım: Musmutlu ifadesi beni sokak arası çocukluğuma götürdü. Biz hala sokak arası çocukluğumuzdayız diye cevap verdi. Belki doğruydu belki de mübalağa yapıyordu ama kıskanmadım dersem yalan söylemiş olurum. Böyle durumlarda insan ilk önce kendi hayatını göz önünden geçiriyor ve mutlu olup olmadığını sorguluyor. Ben mutlu muyum acaba? Siz şu an mutlu musunuz? Mutlu olmak için hayattan keyif almak, yaptığınız işi sevmek ve yaşamınızı daha anlamlı sürdürdüğünüzü hissettirecek şeyleri bulmak gerekiyor diye nasihat vermekte bu işin uzmanları. Oturduğumuz yerden mutluluğun gelip bizi bulmasını bekliyoruz maalesef. Peki, biz mutlu olmak için ne kadar çaba harcıyoruz? Mesela şükrediyor muyuz, iyi bir insan olmaya çalışıyor muyuz, iyi şeylerin keyfini çıkartıyor muyuz, bizim mutlu olmamızı sağlayanlara t

Kardeş sevgisi

Resim
Beğendiğim ve severek okuduğum yazarların yazılarından ara ara notlar alırım. Bunların başında Haşmet Babaoğlu gelir. Bu sabah arşivimi biraz karıştırınca gördüm. Yine onun yazısından şöyle bir not düşmüşüm arşivime: Gençliğimde kan bağına dayalı kardeş sevgisini küçümserdim. Özgür tercihe dayanmayan ve aile kurumunun zorlayıcı diline yaslanan kardeşliği göklere çıkartanları bir menfaat şebekesinin üyeleri olarak gördüğüm de oldu. Doğrusu, bu bakışımı haklı çıkartan pek çok tecrübe yaşadım... Sonra yıllar geçti ve kardeş sevgisindeki derin hikmeti ve ibreti kavradım: Kardeşini sevmek, kaderini sevmekti! 5 Şubat 2012 Aşka benzeyen sevgidir kardeş sevgisi. Kardeş sevgisi derinden seyreden bir sevgidir. Öyle her an dillerde olmasa da her zaman kendini hissettiren yoğun ve tarif edilemez bir sevgidir. Tabakta kalan son kurabiyeyi o yesin diye bırakmaktır kardeş sevgisi. Bazen de tüm ortak suçlarınızda "hayır suçlu o değil benim" diye kendini ortaya atmaktır. İnsanın tüm samimi

o hayalin peşinden koşarken

biliyor musun ben hala o eskiden kalma hayallerimin peşindeyim bir umut bir umut ki bana yeni hayaller kurdurmayı sevdiren ne de ihmal ettik on yıllardır hayal kurmayı düşünsene hep öteledik bilinmedik yarınlara ama hiç inancımı yitirmedim o yarın gelecek ve ben ebedi mutluluğa erişecektim hayallerime kavuşacaktım oysa o hayalin peşinde koşarken hayatımda küçük şeyleri kaçırmışım beni zaman zaman mutlu eden küçük şeyleri mutluluk hayatın ayrıntısında gizliymiş geç fark ettim okuduğum bir şiirde, izlediğim bir filmde, dinlediğim bir şarkıda belki de dalından kopardığım bir erik tanesinde öptüğüm ilk kızın dudaklarında biricik kızımı ilk kez kucağıma alışımda ve hatta gizli gizli ağladığımda anladım ki mutluluk nefsi değil ruhu tatmin ederek kazanılırmış aslında hepimizin ki hüzünlü bir gurbet hikayesi hepimiz sılaya yani annemizin o süt kokan göğsüne hasretiz bütün özlemimiz ona dair bir anne şefkati değse yüreğimize her bir yaramız sarılacak her bir derdimiz hallolacak işbu neden dağl

Gurbetteki babaya

Resim
Bu yaz da geldi geçti Sen yine gelmedin Madem gelmeyecektin Neden söz verdin Bu şiir, 1964'de Almanya'ya gidip 30 yıl orada çalıştıktan sonra 1994'de Nürnberg'te vefat eden babaya yazılmıştır. 25 Şubat 1971

Safranbolu

Resim
Eskiden kalma bir hayal var, hafızamı meşgul eden Loş bir mekanda sana şiirler okuyorum İncir reçeli de koymuş masaya garson Fırından yeni çıkmış ekmeğin kokusu da sarmış etrafı Kır çiçekleri masamızı süslüyor En güzel şiirleri cebime koyup gelmişim Safranbolu`da bir kahvaltı salonunda Kaldırımları tıpkı Geyve`ye benzeyen bu şehirde İnceden inceye bir sevda damlıyor yüreğime Ne yalan söyleyeyim  hesabı ödemekten korkmuyorum Oğuz Ağca Duisburg` 09-03-12 / 23:47 ,

Duaya nail olmak

Sabah namazı sonrası edilen bir duanın içinde yer almak Senin el açtığın bir duaya nail olmak Ne para, ne pul ne de dünya malı  Dünyanın en sıcak, en güvenilir rıhtımına sığınmak istiyorum Oğuz Ağca / 4 Eylül 2013