Bir böceğe dönüştüğümüz anlar vardır

Franz Kafka’nın güzel bir romanı var, ‘Dönüşüm ya da Değişim’ adında.
Kafka bu romanında, 20.yüzyılın sanayi sonrası Batı toplumunun açmazını ve bireyin içine düştüğü yabancılaşmayı anlatıyor.
Romanın kahramanı Gregor Samsa’dır.
İyi niyetli ve çalışkan biridir Gregor Samsa.
Ancak dünya öyle bir hızla dönmektedir ki, yetişmesi mümkün olmaz.
Dört kişilik ailenin tek çalışanıdır.
Kız kardeşi eğitim için, annesi mutfak için, babası da harçlık için sıkıştırır Gregor’u.
Sıradan bir pazarlamacıdır Gregor.
Öyle doğaüstü güçleri filan da yoktur.
Üzerine ailenin büyük yükü binmiştir.
Gün gelir, her fani de olduğu gibi bu yükün altından kalkamaz ve ezilir Gregor.
Bir sabah kalktığında dünyaya bir böcek olarak açar gözlerini.
Hayatının bu ikinci evresinde daha acımasız bir dünya ile karşılaşır Gregor.

Daha acımasız, daha vicdansız, daha merhametsiz, böceklere yaşama hakkı tanınmayan bir dünyadır.
Anormalleşen Gregor mudur, yoksa ötekileri midir?

Bu roman beni neden bu kadar etkiledi acaba?
Var olan bir dünyanın içerisinde, faydasız bir insan portresi çizenlerimiz olmuştur.
İnsanlarımız vardır; çalışır çabalar, aldığının karşılığını emeğiyle fazlasıyla öder.
Hayat bu insanları hiç bir zaman ödüllendirmez nedense.
Etrafta patron ve yüksek statülü insanlar vardır.
Çizdiğiniz bu portrede bu insanlar size nazaran daha belirgin bir haldedirler.
Tasvirleri daha büyük yapılmıştır.
Büyük resmin içerisinde bir böcek parçası kadar çizilmişinizdir.
Gregor’un bir sabah dünyaya bir böcek olarak uyanmasının sebebi de budur aslında.

Kendi hesabıma böylesi bir böceği sevdim ben.
Onun acılarını ve yaşadıklarını anlayabileceğimi düşünüyorum.
Hatta anladığımı düşünüyorum demek daha doğrudur.

Hayatın yükünü artık tek başıma kaldıramıyorum dediğimiz olmuştur.
Bu yükü paylaşmak istediğimiz, paylaşmayı ihtiyaç duyduğumuz, hem ruhen, hem manen bir bütün olabileceğimiz insanları sevmeyi arzularız.

İçimizde, derinlerde koruma altına aldığımız bir aşkımız vardır.
Bize yaşama sevinci veren, bizi bizzat yaşama bağlayan, bu dünyayı sevmemizi sağlayan aşka sahip çıkmalıyız.
Gregor Samsa’nın aşık olduğu, uğruna dünyaları verebileceği bir sevgilisi olsaydı, bir sabah yine de bir böcek olarak uyanır mıydı bu dünyaya?
Bu dünyanın acemi karakteridir Gregor Samsa.
Oğuz Ağca / 26 Şubat 2011

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya'dan Mektup Var (3)

Türk Lolita'nın kayıp hikayesi (2)

Atatürk ve Ben