Sorana, Ayşe ip atlıyor diyoruz!

Senin bir havan var beni asıl saran o 
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
 
Cemal Süreya`nın "üvercinka"yı her okuduğum da bu mısraya takılır kalırım.
Bizim Ayşe gelir aklıma.
Ayşe ki ne Ayşe!..
Ben böyle güzel bakan göz görmedim ömrümde.
Bir hüzünlü bakışı var ki...
Gülümsemesi var; tüm güzel gönüllerin sadakası olsun!
Ayşe için bir mısra daha söylesek sanki her şey anlamını yitirecek.
 
 
Ayşe`yi eski İran dininde aşk ve doğurganlık tanrıçası olan Anahita`ya bezetirim ben.
Ayşe`nin de birbirine karşıt iki şahsiyeti vardır.
Bazen tertemiz bir bakire bazende azgın bir fahişe...
Ama Ayşe`nin anaç yönü her daim ağır basmıştır.
Ailesi için canını bile verir.
Hele hele çocukları için yapamayacağı şey yoktur.
Ayşe bir de, gününü kazanıp kurtardı diye bir başka güzeldir.
Lokmasında kendi emeği vardır.
Kimsenin hayal edemiyeceği bir mesleğe, bir itibara, bir güzelliğe sahipken mutsuzdur ama Ayşe.
Evinde azgın bir fahişe yanını ortaya koyamadığı için çocuklarının babasını baska ucuz fahişelere kaptırmıştır.
 
Aldatılan kadının kendine, eşine ve dünyaya bakışı bir anda değişiyor malum.
Kendini sorgularken, güzelliğini de sorgulamaya başlıyor kadın.
Nerede yetersiz kaldığını düşünüp duruyor. 
Var olan özgüveni yerle bir oluyor, büyük umutsuzluğa kapılıyor.
Bütün kadınlarda işleyiş bu yöndedir.
Sonrada hayata dönmenin yollarını ararlar.
 
Ayşe,Anahita tanrıçasının karakteristik özelliklerini taşıdığı halde uygulamaya geçmediği için kaybeden oluyor.
 
En nihayetinde her ilgisiz kadın gibi o da kendini sosyal medyaya veriyor.
Burada hemcinslerimin cesaretlerinden laf açmanın tam da sırası.
Ayşe duymadığı iltifatları, görmediği ilgiyi görüyor.
Her gün onlarca yüzlerce iltifatlarla döşenmiş mesajlar geliyor kutusuna.
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısıni söylüyor adeta Ayşe.
Elbette bütün bunlara tepkisiz kalmak zor mesele.
Ama bir kalkan oluşturmuş Ayşe kendine.
Din diyor, iman diyor, namaz diyor,haram diyor...
Karşışındaki küstahlaşıyor;Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler!
Ayşe`de başlıyor bu sefer küçük Tanrıcılık oynamaya.
Haram-Helal ilişkisini sorguluyor.
Yaradanın günah diye adlettiklerine dikkat çekiyor.
Karşışındaki mendebur iyice üstüne gidiyor: Sen onlarca resmini çarsaf çarsaf sergilerken, erkeklerin şehvetini kabartırken günah olmuyor mu?!
 
Halbuki o da aç sevişmeye, okşanmaya, güzel sözlerle bulutların üzerinde uçurulmaya.
Bütün bunları unutmak için ip atladığı günlere dönüyor.
Sorana, Ayşe ip atlıyor diyoruz! 

Oğuz Ağca / 25 Mart 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Almanya'dan Mektup Var (3)

Türk Lolita'nın kayıp hikayesi (2)

Sen beni unutamazsın