Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun


Kayserinin bir köyünden İstanbul’a giden yeni evli bir gencin, tek başına köyünde bıraktığı karısının, ondan hiçbir haber alamaması üzerine yaşadığı acının, feryada dönüşmesidir bu türkü.

Kayseri ve köylerinden yazları büyük şehirlere inşaatlarda çalışmak için giden erkekler, havaların soğumasıyla birlikte biriktirdikleri paralarıyla evlerine, köylerine dönerler.
Kayserili bu güzel köylü gelinin, yakışıklı kocası da çalışmak üzere İstanbul’a gitmiş ama zaman geçip kış olmasına rağmen bir türlü geri dönmemiştir.
Güzel gelinin çocuğu da olmadığı için bir başına kalmıştır köyünde ve hasretlik içini yakıp kavurmaktadır.
Aradan yedi yıl geçmiş, gidenler geri dönmüş ama bizim gelinin eşi bir türlü dönmemiştir köyüne.
Bu arada köy yerinde “kocan İstanbul’da başkasını buldu” diye dedikodular da dolanmaya başlamıştır.
Bunlara inanmasa da güzel gelinin içine bir ateş daha düşmüştür artık.
Bir gece rüyasında kocasının güzel kadınlar arasında pek de keyifli olduğunu görür ve kan ter içinde uyanır, gözünde yaşlarla ve feryat ederek bu türküyü söylemeye başlar…


Yârim İstanbul’u mesken mi tuttun ile ilgili görsel sonucu



Yârim İstanbul’u mesken mi tuttun,
Gördün güzelleri beni unuttun,
Sılaya dönmeye yemin mi ettin;

Gâyrı dayanacak özüm kalmadı,
Mektuba yazacak sözüm kalmadı…

Yârim sen gideli yedi yıl oldu,
Diktiğin fidanlar meyveyle doldu,
Seninle gidenler sılaya döndü;

Gâyrı dayanacak özüm kalmadı,
Mektuba yazacak sözüm kalmadı…

Yârimin giydiği ketenden gömlek,
Yoğumuş dünyada öksüze gülmek,
Gurbet ellerinde kimsesiz ölmek;

Gâyrı dayanacak özüm kalmadı,
Mektuba yazacak sözüm kalmadı…





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türk Lolita'nın kayıp hikayesi (2)

Sen beni unutamazsın

Duaya nail olmak