Gurbet öyle uzaktan görüldüğü gibi değildir




"Dönemeyeceğimi anlayınca memleketten bir fidan ve biraz toprak getirdim. Berlin'de bir parka diktim. Şimdi onun gölgesinde yaşlanıyorum."




Bazıları şu gurbetçilerin 'dönememe' geyiğine anlam veremiyorum diyor.
Böyle diyenlere aslında hiç kızmamak gerekiyor.
Zira; insan bilmediği, hissetmediği, acısını çekmediği bir şey hakkında ancak bilmeden anlamadan yorum yapabilir.
Her gurbetçinin sılaya dönemeyişi ile ilgili ayrı bir hikayesi vardır.
Herkesin sebepleri farklıdır.
Zora gelemiyorlar gibi sığ yorumlar da yanlış.
Bu insanlar dilini, kültürünü, tarihini bilmedikleri bir yere gelerek zaten zoru başarmışlar zaten.
Herkes bilir ki, bir gün memlekete temelli dönecekler ama bu büyük bir ihtimal uçağın bagajında olacak.

En basitinden bir misal vereyim;
Yirmili yaşlarında Almanya'ya gelen biri zamanla evlenmiş barklanmış çocuk sahibi oluş.
O çocuklar okula gitmiş, büyümüş iş hayatına atılmış daha sonra evlenmiş.
Onların da çocukları olmuş.
İlk giden bireyimiz dede olmuş yani, ailesi genişledikçe genişlemiş.
Memleket bu 40 yıl içinde sürekli değişmiş ama amcamız bu değişimi hep kaçırmış.
Şimdi aile burada, arkadaş çevresi burada, memlekette anne baba hakkın rahmetine kavuşmuş...
Nasıl dönsün bu adam?
Geri kalan ömrünü kiminle geçirsin.
Ama diğer taraftan, çocukluk, gençlik hatıraları hep memlekette kalmıştır.
İnsan hiçbir şey olmasa bile toprağının kokusunu özlüyor.


Velhasıl;
Gurbet öyle uzaktan görüldüğü gibi değildir.


Oğuz Ağca
18 Şubat 2017


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türk Lolita'nın kayıp hikayesi (2)

Sen beni unutamazsın

Duaya nail olmak