Duvara Karşı

Fatih Akın deyince, yine uyuşturucu tripleri, sağlam underground müzikleri, yine bir kişiliğini bulamamış kültür-altkültür hikayesi ile karşı karşıyayız.
Fatih Akın'ın Duvara Karşı (Gegen Die Wand) izlemediyseniz en kısa zamanda izlemenizi öneririm
Hamburg'dan İstanbul'a uzanan bir hikaye.
Başrollerde Sibel Kekilli ve Birol Ünel'in olduğu  harika bir ''gurbetçi dramı'' olmuş.
Başarısız intihar girişiminden sonra, ailesinin baskısından kurtulmak için kendinden yirmi bir yaş bir anlaşmalı evlilik yapan on dokuz yaşında bir kızın hikayesi.
Cahit hayatla sorunu olan kokain bağımlısı orta yaşlarda bir adam.
Sibel ise aileden baskı gören, psikopat bir annenin elinde büyüyen, iki kültürün arasında kalmış henüz daha hayatının baharında olan genç bir kız.
Sibel hayatını yaşamak yaşamak isteyen, özgürlüğüne düşkün bir Almancı kızı.
Bu iki karakterin yolu Sibel'in bir hastanede kesişiyor. (Dönerci de olabilirdi, aklıma geldi)
Sibel Cahit'te kurtuluşu buluyor baskıcı aileden kurtulmak için.
Aileden uzaklaşmak için anlaşmalı bir evlilik yapıyorlar.
Bu anlaşmalı evliliğin ilk şartı kimse kimseye karşı sorumlu değil ve herkes istediği şekilde istediği kişiyle ilişki yaşayabilecek.
Sibel böylelikle istediği şekilde seks yapma özgürlüğüne kavuşabileceğini umuyordu.
İlk başlarda öyle de oldu.
Ancak zamanla Cahit'in zamanla Sibel'e aşık olmasıyla olay bambaşka bir boyut alıyor.
Cahit öfkesine hakim olamayıp, Sibel'in ilişkide olduğu bir genci öldürüyor ve hapse giriyor.
Sibel'in özgürlük adı altında çıktığı yaşam serüveni İstanbul'da kötü bir sonla bitiyor.

Sibel karakterinde,  yaşama isteği dahil her şeyini kaybetmiş genç bir kızın nasıl alkol ve uyuşturucu batağına düştüğünü görüyoruz.
Hayata ve çevresine duyduğu öfkeyi kendi kendine yönelterek boktan hayatıyla başa çıkmaya çalışıyor.
Özgürlüğü olabildiğince fazla erkekle yatmak olarak yorumlaması da tam da bu yüzden.


Film aslında Cahit'in hikayesi.
Filmde Sibel'in giderek Cahit'e dönüştüğünü net bir şekilde görebiliyoruz.
Sibel özgürlük arzusunun bedelini çok ağır bir şekilde ödüyor.
Bu hikaye Sibel'in bir dibe vuruş hikayesidir.

Filmde ağız burun dağıtma, kan, jilet, bıçaklama, türlü türlü şiddet olayı var ama bu sahnelerin en vurucusu kendinden geçmiş Sibel'in tecavüze uğradıktan sonra öylece yerde yatarken bardan siktir edilmesi.
Bu film, özgürlük arayışının ne olduğunu çok farklı yollarla sorgulatıyor bize.
Bu film ironi ve gerçeklerle iç içe.
Sibel gibi kızların hayatında içinde var olduklarını görmesek de biliyoruz.
Hatta daha acı hikayelerin olduğunu bile.
O yüzden çocuklarımıza sahip çıkalım, asla sevgimizden mahrum etmeyelim.
Mutlaka onları anlamaya çalışalım.

Tekrarlamakta fayda var.
Sibel karakterinde çok genç var Almanya'da.
Hepsinin hikayesi farklı da olsa, başlama noktası aynı.
Doğup büyüdükleri baba evi.
Sibel'in yaşadığı tarzdan bir hayat yaşayan herkes bu filmde kendi hikayesini izleyecektir.
Kim bilir, belki bir gün senin de hikayeni yazan çıkar, ne dersin?