Kadın haklarını savunmanın yolu eşitlik kavramından geçmez

Erkekler kadınlara güvenmiyor artık.
Yani evlendiklerinde kadınların basit kadınlık görevlerini bile yerine getirememesinden korkuyorlar.

Erkekler kadınlara güvenmedikleri gibi evlenmek de istemiyor.
Bunun en başlıca sebeplerinden biri modernizm.
Modernizm kavramı altında literatürümüze ''kadın erkek eşitliği'' diye bir şey girdi.
Bu eşitlik kavramı dünyada olduğu gibi bilhassa Türk aile yapısına bir dinamit gibi yerleştirildi.
Aileler yıkıldı, boşanmalar arttı ve buna bağlı olarak da cinayetler arttı.

Bunu biraz açalım...

Modern yaşam kadına diyor ki; siz eşitsiniz, sende erkek gibi davranabilirsin.
Sende cinselliğini evlenmeden özgürce yaşayabilirsin, sende evde TV kumandasına el koyabilirsin, sende ayrı eve geçebilirsin, sende özgürce tüketebilirsin, sende son sözü masaya vurarak söyleyebilirsin.
Çağdaş görünme derdine düşen erkeğe ise; evdeki iktidarı paylaş diyor, eşitlik diyor, özel günler diyor, öküz olma diyor, tüketim diyor...

Bu çağın sindirilmiş erkeği ise artık şöyle düşünmeye başlıyor:

-Piyasada rahatça cinselliğimi yaşayabileceğim kadınlar var.
-Flört veya sevgiliyken beni dönüştürmeye çabalayan biri yok.
-Kafam estiğinde kendi erkek egemen alanıma çekilir, top oynarım, kahveye giderim, geğiririm, maç izlerim.
-Akşam yemeği diye önüme sürülen ne olduğu belli olmayan geçiştirmeler yerine annemin domatesli bulgur pilavını yerim. (ayran da olursa yanında bi yerim bi yerim...)

Hal böyleyken ben neden evleneyim?

Kadınlarda neden etrafta evlenilecek erkek yok diye düşünüp duruyorlar.
İyi de modernizm ve feminizm safsatalarının ardına sığınıp siz yarattınız bu durumları.
Eşitlik sizin sandığınız gibi pek de iyi bir şey değil hanımlar.
Bakın etrafa; bu eşitlik kavramı piyasaya atıldıktan sonra evliliklerin ömrü 5 yılı geçmez oldu.
Kadın haklarını savunmanın yolu eşitlik kavramından geçmez.

kırmızı topuklu ayakkabı giyen kadın ile ilgili görsel sonucu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türk Lolita'nın kayıp hikayesi (2)

Duaya nail olmak

Hegel'in Mutsuz Bilinç Kavramı